Şiir, kelime kökeni olarak Arapça “şir” kelimesinden gelir ve Arapça’da “Şir” kelimesi -fiil olarak Şara, “bilmek”, “anlamak”, “algılamak” olarak çevrilir. Bu bağlamda aslında tüm “bilgi/enformasyon” şiirdir. Şair, diğerlerinin bilmediği görmediği bir bilgiyi görür, anlar ve bunu anlatır, açığa çıkartır. “Fikr” kelimesi Arapça’da aklı (ratio) değil, gönlü, ruhu ilgilendiren bir anlama sahiptir. “Akl” ise, kendini arzularının ve ihtiraslarının manevralarından korunmak demektir.
Bu bağlamda, “şiir” kelimesinin kökünde “bilme”, bu işin öznesi bağlamındaki “şair” de ise bildiklerini bildirme görevi vardır. O halde bilgi nedir? Şairin bildiği nedir ve bu bilgiyi, bilmeyenlere aktarırken nasıl bir yol izleyecektir? Bu soruların cevapları sonucunda; süreçler, şairin sanatını oluşturacaktır.
Şiir'in ortaya çıkışı, insanın sesini bulması ve özellikle konuşarak iletişim kurmasını sağlayan bir dil geliştirmesi ile yaşıttır. İnsan günlük konuşma dilinin yanı sıra özellikle değiştirebileceği ya da yansıtabileceğini düşündüğü doğayı etkilemek için bir büyü dili oluşturmuştu. Bu dilin ritmik özellikleri şiir dilinin öncülü olarak algılanabilir.Nitekim Platon şiiri tanımlarken ''büyülü söz'' ifadesini kullanmıştır.
Çağlar boyunca türküler şiirsel metinler olarak sözlü yazın örnekleri olarak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder